TARIM VE ORMAN BAKANLIĞINA 2020 YILINDA YAPILAN SÖZLEŞMELİ PEROSNEL ALIMINDAKİ HUKUKA AYKIRILIKLAR VE DANIŞTAY KARARI

15-28 Mayıs 2020 tarihleri arasında Tarım ve Orman Bakanlığına merkezi yerleştirme sonuçlarına göre veteriner hekim, ziraat mühendisi, gıda mühendisi, su ürünleri mühendisi, veteriner sağlık teknikeri ile ziraat teknikeri branşlarında sözleşmeli personel alımı tercih işlemleri yapılmıştır. Ancak Tarım ve Orman Bakanlığınca yapılacak sözleşmeli personel alımına 6 gün kala 9 Mayıs 2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2506 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile "Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar"a geçici 19’uncu madde eklenerek hâlihazırda kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapmakta olanların söz konusu sözleşmeli personel alımına müracaat etmeleri ve tercih yapmaları engellenmiştir.
Söz konusu düzenleme birçok hukuk kural ve ilkesine aykırıdır. Zira şu an Tarım ve Orman Bakanlığına yapılacak personel alımını bekleyen birçok kişi mesleği dışında bir iş yapmakta, bu düzenleme ile kişilerin en verimli olabileceği ve eğitimlerine en uygun alanda çalışmaları önlenerek “liyakat ilkesi” ihlal edilmektedir. Türk Kamu Personel Hukukunda kurumlar arası muvafakat ile geçiş, unvan değişikliği suretiyle yer değiştirme gibi yerleşmiş ve süreklilik kazanmış birçok uygulama vardır. Örneğin Gıda Mühendisi olup 2018 KPSS sınavından oldukça yüksek puan alan ve kendi branşında Türkiye birincisi olan bir kişi 2018 yılından beri gıda mühendisliği kadrosuna alım yapılmadığı için şu an Yurt Yönetim Personeli olarak çalışmaktadır. Bunun gibi yüzlerce örnek vardır ve bu kişiler içerisinde akademik kariyer yapanlar da bulunmaktadır. Bu kişilerin mesleği dışında bir işte çalışmasının amacı, kendi mesleğinde personel alımı yapılıncaya kadar geçimlerini sağlamak ve mevcut hukuk sistemi ile yerleşmiş uygulamaların yapılacak personel alımına müracaat etmelerine izin vermesidir. Ancak personel alım faaliyetine yalnızca 6 gün kala getirilen bu yasak ile bu kişilerin haklı beklentileri ihlal edilmekte, alım yapılacak kadrolara daha liyakatli kişilerin yerleşmesi engellenmektedir. Tüm bunların dışında söz konusu yasağın yalnızca 2020 yılı içerisinde Tarım ve Orman Bakanlığına merkezi yerleştirme ile yapılacak alım faaliyetinde uygulanması da dikkat çekicidir. 2020 yılı içerisinde birçok bakanlık sözleşmeli personel alım faaliyeti yapmış ve böyle bir yasak getirilmemiştir. Yine 15 Mayıs 2020 tarihinde Tarım ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü bünyesine sözleşmeli personel alımı yapılacağını duyurmuş ve bu duyuruda böyle bir engele yer vermemiştir. Objektif ve sürekli nitelik taşımayan bu yasaklama yalnızca 15-28 Mayıs 2020 tarihleri arasında Tarım Reformu Genel Müdürlüğü bünyesine yapılacak sözleşmeli personel alımında uygulanmaktadır. Bu örnekler söz konusu yasaklama ile kamu yararı dışında eşitlik ilkesine aykırı farklı bir amaç güdüldüğünü göstermektedir. Bu düzenleme ile hâlihazırda bir kamu görevinde çalışmayıp daha düşük KPSS puanına sahip olanlara imtiyaz sağlanmakta, haklı ve meşru bir nedene dayanmayan bu uygulama ile eşitlik ilkesi ihlal edilmektedir.
Cumhurbaşkanlığı kararı ile getirilen yasak “kapsamı” bakımından da oldukça sorunludur. Örneğin hâlihazırda bir kamu kurum ve kuruluşunda işçi statüsünde çalışan veya geçici iş ilişkisi kuran kişilerin de yıllardır hayalini kurdukları bu alıma başvurması engellenmiştir. Örneğin gıda mühendisi olup bir kamu bankasında işçi statüsünde çalışan bir kişi de bu düzenleme nedeniyle başvuru yapamamıştır. Bu örnek dahi söz konusu uygulamanın “kamu görevinde girme hakkını” Anayasa’nın 13’üncü maddesindeki ölçülülük ve orantılılık ilkelerine aykırı bir şekilde sınırladığını göstermektedir. Kamu Personel Hukukunda kişilerin verimliliklerinin en yüksek düzeyde olduğu ve hizmetlerinden en yüksek oranda yararlanılacak bir biçimde çalıştırılmaları esastır. Bu konuda birçok Danıştay kararı da bulunmaktadır. Bu esasın temel dayanağı da Anayasa m. 70’de yer alan "Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez." ilkesidir. Ancak alım yapılacak kadro görevlerinin etkin ve verimli yürütülmesi amacı ile bu düzenleme ile getirilen “hâlihazırda bir kamu kurum ve kuruluşunda görev yapmamak şartı” arasında hiçbir zorunlu bağ bulunmamaktadır. Aksine bu şartın varlığı söz konusu görevlerin liyakatli kişiler tarafından yerine getirilmesini önlemekte, hâlihazırda bir kamu görevinde istihdam edilmekte olanlar bakımından ayrımcı bir uygulama yaratılmaktadır. Söz konusu Cumhurbaşkanlığı kararına karşı Danıştay nezdinde yürütmenin durdurulması talepli iptal davaları açılmıştır. Açılan davalar neticesinde Danıştay İkinci Dairesinin 06.10.2020 tarihli ve E:2020/973 sayılı kararında yukarıda belirttiğimiz gerekçelerle hukuka aykırı olan geçici 19’uncu madde hakkında yürütmenin durdurulması kararı verilmiştir.